
“Gece yürüyüşü/İsrâ” denildiği zaman ilk akla gelen Peygamberimiz’in (sav) Mekke’de, hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi yaşadığı İsrâ ve mi’râc olayıdır. Bu gecede Peygamberimiz (sav), Cenâb-ı Hakk tarafından Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yürütülmüş, oradan da kendi katına yükseltilmiştir. Mi’râc olayının ifâde edildiği gibi iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (sav) Mescidül-Haram’dan Beytü’l-Makdis’e (Kudüs) götürülür. Kur’ân’da da zikredilen bu aşama, gece yürüyüşü anlamında İsrâ adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber’in (sav) Beytü’l-Makdis’ten Allâh’ın yüce katına yükselişi oluşturur. Mi’râc olarak anılan bu yükselme olayı Kur’ân’da anılmaz ama çok sayıdaki hadiste ayrıntılı biçimde anlatılır.
Tasavvuf terbiyesinde kul, Allâh’ın rızâsına ermek için bir yol tâkip eder. Bu yola seyr-i sülûk denir. Yukarıda ifâde etmeye çalıştığımız o derûnî yolculuğun bir başka adı. Bu yolda kul ibâdetleriyle, tâatlarıyla, tefekkürüyle, zikriyle; yüce Rabbinin emirlerine ve Hz. Peygamber’in (sav) sünnet-i seniyyesine gücü nisbetinde uymak sûretiyle yol almaya, günahlardan âzamî derecede kaçmaya, mânen arınmaya ç a l ı ş ı r.